YAKICI SIR

“Nefret insanın çabucak öğrenmesini sağlıyordu…”

  Stefan Zweig kitaplarının en sevdiğim yanı çok kısa bir şekilde sizi içine çekebilen hikayelere sahip olmaları. Sadece 100 sayfada birçok farklı duyguyu yaşatabiliyor. Yakıcı Sır da bunun güzel bir örneği. 
   Bir süreliğine tatil için kaldığı otelde tanıdık kimseyi bulamayan Baron canı sıkıldığı için etraftaki güzel kadınları incelemeye başlar. En sonunda yanında oğluyla yemek bölümünde oturan güzel bir kadını gözüne kestirir. Sert bir mizaca sahip olan bu kadını elde etmeyi kafasına koyar. Kadınla yakınlaşmak için en akıllıca yöntemin önce oğlu Edgar ile yakınlaşmak olduğunu düşünür ve bir gün çocuğu tek başına yakalar. Bu kocaman otelde yetişkinlerde çevrili olduğu için hiç arkadaşı olmayan çocuk Baron'un kendisiyle konuşmasına şaşırarak bu fırsatı kaçırmaması gerektiğini anlar ve o da Baron ile konuşmaya başlar. Tabii çok geçmeden Baron, Edgar'ın annesiyle yakınlaşmayı başarır ve böylece çocuk onun gerçek amacı anlar. İlk başlarda sadece ona özel olduğunu düşündüğü arkadaşını annesine kaptırdığı düşüncesi ile içinde çok büyük bir kıskançlık oluşur. Fakat zamanla annesi ve Baron arasında onun anlayamadığı bir sır olduğunu fark eder ve o zaman kıskançlık yerini öfke, merak ve hırsa bırakır. Henüz 13 yaşlarında olan Edgar annesinin fark edemediği bir şeyi fark etmişti. İlk bakışta çok güzel giyimli, yakışıklı ve kibar olan bu beyefendi aslında ikisini de kandırıyordu. Önce küçük çocuğu kaldırmıştı ve hedefine ulaşınca onu bir kenara atmıştı. Şimdi ise annesini kandırıyordu. 
   Edgar bir yandan kendi duygularıyla savaşırken bir yandan da annesini korumaya çalışır ve bu sırada yetişkin olmanın onun düşündüğü kadar güzel bir şey olmadığını fark eder.
   Açıkçası kitabın kapağına ve ismine bakınca gizli aşkı anlatan romantik bir hikayeye sahip olduğunu düşündüğüm için ilk başta önyargılı yaklaştım. Ama Zweig bir kere daha beni şaşırtmadı. Yazar her zamanki gibi aslında hayatlarımızda her gün görebileceğimiz ama hiçbir zaman ciddiye almayacağımız bir hikaye seçmiş. Küçük bir çocuğun sadece birazcık ilgi beklemesi, sonunda bulduğu bu ilgiyi kaybedince de yaşadığı üzüntüyü, üstüne üstlük hissettiği kandırılmışlık hissini görüyoruz. O daha küçük böyle şeyleri anlamaz dediğimiz çocukların sandığımızdan daha çok şey anladıklarını ve hafife alınmalarının onları ne kadar etkilediğini görmeliyiz.
    Genel olarak kitaptan bir çıkarım yapmamız gerekir ise bu, elimizdekilerin değerini kaybetmeden önce anlamamız gerektiği olabilir.
YAKICI SIR YAKICI SIR Reviewed by Selin on 15.1.24 Rating: 5

1 yorum:

Blogger tarafından desteklenmektedir.