KÜLLERİN GÜNÜ

"Masumiyet, insanoğlu için sürekli bir meydan okumadır."
   Ülkemizde yayımlanan en son Jean Christopher Grangé kitabı olan Küllerin Günü, hikaye olarak bir devam kitabı olmasa da karakterler açısından devam kitabı diyebiliriz. Yazarın bir önceki kitabı Son Av'da karşılaştığımız iki ana karakter ile tekrar karşılaşıyoruz. Şimdi biraz da konusundan bahsedelim.
    Oldukça içine kapanık bir topluluk olan Tebliğciler içinde yüzyıllardır hiç yaşanmamış bir ölüm yaşanması ile  kitabımız başlıyor. Alsace bölgesine oldukça yakın olan Domaine yakınlarında gerçekleşen bu davada da Son Av kitabından tanıdığımız Niemens ve Ivana görevlendirilir. Her ne kadar dışarıdan bakınca büyük bir kaza gibi görünse de Niemens bunun bir cinayet davası olduğunu anlayabilecek kadar deneyim sahibidir. Fakat bu konuda yaşadığı en büyük talihsizlik bu toplumun asla dışarıdan insanlar ile konuşmamasıdır. Aralarına dışarıdan doktor bile kabul etmeyen Tebliğciler inanışları gereği otopsi ve silahlar gibi bir çok şeye karşı bir tutum sergileyip bunlara izin vermemektedir. Bütün bunlar davanın ilerleyişini negatif yönde etkilese de Niemens'ın da gizli kartları vardır. Ivana farklı bir kimlik ile Tebliğciler'in arasına karışır ve özel törenlerinden inanışlarına kadar onlarla ilgili birçok konuda bilgi edinmeye çalışır, bu sırada arkadaş bile edinir fakat elle tutulur bir bilgi edinemez. Tam her şey çıkmaza girmeye başladığı sırada başka ölümler de ortaya çıkar ve bu ölümlerin devam etmesi onları tekrar harekete geçirir ve Niemens elindeki son kozu kullanır. Yıllar öncesinden tanıdığı ve şimdilerde kendini dine adamış olan arkadaşına ulaşır. İşte bu son kozu sayesinde içinden çıkamadıkları bütün ipuçları anlam kazanır ve bir nevi bütün davayı Niemens'ın arkadaşı çözmüş olur. Dışarıdan bakınca hiç bir şekilde günah işlemeyen, şiddete ve kötü söze bile sonuna kadar karşı olan bu temiz toplumun sakladığı büyük sırlar ortaya çıkınca dedektifler vicdanlarına yenik düşecek duruma gelirler. Uzun yıllar ardından bu toplumun tahmin ettiklerinden daha rahatsız edici inanışlara sahip olduklarını ve bir o kadar rahatsız edici törenleri olduğunun ortaya çıkarılması ile bu iç karartıcı durumlar son bulur. 
                          
    Grangé en sevdiğim polisiye roman yazarı olduğu için çekinmeden eleştireceğim. Yazar, diğer kitaplarında genel olarak bizi yavaş yavaş olayın içine çekiyor ve giriş kısmını uzun tutuyor. Bu bazı okuyucular için sıkıcı bir roman başlangıcı gibi görünebilir fakat giriş kısmının uzun olması sayesinde olaylar hakkında daha çok bilgiye sahip oluyoruz böylece konuya daha yakın olup kitabın sonunda daha çok tatmin oluyoruz. Bu kitabında ise bu özelliğinden biraz uzaklaştığını fark ettim. Kitaba başlamamla kendimi bir cinayetin ortasında buldum ve bu beni biraz afallattı. Özellikle böyle bir kitapta giriş kısmında öncelikle Tebliğciler ile ilgili bilgi vererek bizi yavaş yavaş olayın içine alsaydı daha rahat bir okuma olabilirdi. Özellikle diğer kitaplarındaki yazım tarzına alıştıktan sonra böyle bir değişim açıkçası beni biraz rahatsız etti. Her ne kadar giriş kısmı beklediğim gibi olmasa da gelişme kısmından sonra yine okuyucuyu heyecanlandırmayı başarmış, sonuç kısmını ise tek solukta okudum diyebilirim. Fakat üzülerek şunu da söylemeliyim ki maalesef Küllerin Günü benim için yazarın en az beğendiğim kitapları arasına girdi. Bunun nedenlerini fazla açmayacağım çünkü okuyacak olanlar için kitabın heyecanını kaçırabilecek şeyler söylemek istemiyorum. 
    Kitap ile ilgili hoşuma giden yanlarından bahsedecek olursak, başka bir kitaptan aşina olduğumuz karakterleri kullanması olayları bir miktar daha gerçekçi kılıyor ve sanki kalabalık bir ortamda tanıdığınız insanlarla karşılaşmanız gibi okuyucuya rahatlık verip yüzleri gülümsetiyor. Her ne kadar sonu beni şaşırtmasa da olayların gelişimi ve çözümlenme aşaması oldukça sürükleyici bir şekilde devam etti. Ayrıca değinmek istediğim bir diğer konu ise kitabı okurken bazı kısımların çok tanıdık geldiğini fark ettim. 2019 yılında vizyona giren ve büyük bir ilgi çeken Midsommar filmi ile arasında çok fazla benzer ögeler bulunuyor. Yazarın bu konu hakkında bir açıklamasına rastlamadım fakat ben kesinlikle filmden etkilenerek Küllerin Günü kitabını yazdığını düşünüyorum. Fakat yanlış anlaşılmasın iyi ki de etkilenmiş çünkü bana göre yazarın diğer kitaplarına göre eksikleri olsa da konu olarak gayet beğendiğim bir eser olmuş.
KÜLLERİN GÜNÜ KÜLLERİN GÜNÜ Reviewed by Selin on 1.9.21 Rating: 5

1 yorum:

  1. Polisiye türündeki kitapları severim. Bu kitabın konusu da ilgimi çekti. Belki okurum unutmazsam :)

    YanıtlaSil

Blogger tarafından desteklenmektedir.