"Mutlu olmamız için gerekli her şeye sahibiz, ama mutlu değiliz, bir şey eksik. Bu yüzden kitapların faydası olabilir diye düşündüm."
Bana sıkça önerilen kitaplardan biri olan Fahrenheit 451 günümüze, geçmişe ve geleceğe aynı anda hitap edebilen distopik bir hikayeye sahip.
Geçmişe göre günümüzde kitap sayısı artmış olsa da maalesef okuyucu sayısının yeteri kadar arttığı söylenemez. Teknolojinin ilerlemesi ile gelecek yıllarda da kitap okuyan kişi sayısının artacağını sanmıyorum. Hatta git gide azalacağı öngörülmekte. Ray Bradbury bu durumu 1950 li yılların başında fark edip bununla ilgili bir kitap yazması gerektiğini düşünmüştür. İnsanları kitap okumaya teşvik etmeli ve kitapların öneminden bahsetmeliydi. Çünkü bu konu hakkında daha önceden yazılan bir eserle karşılaşmamıştı. Fakat bunu ansiklopedi gibi değil, insanları sıkmadan onların ilgisini çekerek yapması gerektiğini biliyordu. İnsanların ilgisini çekmenin en iyi yollarından biri ise aksiyon ve heyecan dolu bir hikaye yazmaktı. Ray Bradbury, bunu kullanarak distopik bir dünya yarattı ve bir kütüphanede eserini yazmaya başladı.
Kitap günümüzden yaklaşık olarak 300 yıl ileride geçiyor. İtfaiyeci olan Guy Montag hayatında bir boşluk olduğunu ve bir şeylerin doğru olmadığını fark etmeye başlar. Bir gün iş çıkışında rastladığı küçük bir kız ile yaptığı sohbet onu uzun zaman sonra ilk kez canlı hissettirir. Böylece bu küçük kızla neredeyse her gün sohbet etmeye başlarlar ve bu kız sayesinde Montag'in kafasındaki sorular onu daha çok rahatsız etmeye başlar. Evli olmasına rağmen sürekli yalnız hisseden Montag bu yalnızlığı çevresinde de hisseder ve yaptığı işten de memnun değildir. Bunun nedeni ise itfaiyecilerin görevinin kitap yakmak olmasıdır. Eski zamanlarda itfaiyecilerin yangınları söndürdüğüne dair hikayeler ve söylentiler olsa da o günler artık geride kalmıştır. Bu yeni çağda insanların evlerinde kitap bulundurması büyük bir suçtur. Evinde kitap bulunduranlar ihbar edildiğinde ise itfaiyeciler, gerekirse evin içindeki insanlarla birlikte bütün kitapları yakmakla hükümlüdür. Zamanla bu işin çirkin taraflarını görmeye başlayan Montag oldukça riskli bir karar alır ve artık geri dönüşü olmayan bir yola girer.
Eserleri ile her zaman konuşulan Ray Bradbury'nin bu eserinin bu kadar ilgi çekmesinin en büyük nedenlerinden birisi zamanın ötesinde bir kitap olmasıdır. Hem yazıldığı döneme hem öncesine hem de geleceğe hitap edebilme özelliğine sahip olan eserler arasındadır. Kitabın bu özelliği, 1950lerin başında yazıldığını öğrendiğim zaman beni şaşırtmıştı. Konusunu ele alırsak aslında şu an hem kitabın yazıldığı dönemde hem de kitabın konu aldığı dönemde yaşıyoruz. Çünkü henüz itfaiyeciler tarafından kitaplar yakılmıyor, insanların özgürce düşüncelerini tartışması yasaklanmıyor belki ama bunların önüne geçiliyor. Bir nevi kitaplar yakılıyor aslında, insanların düşünce özgürlükleri kısıtlanıyor. İşte burada kitabın geleceği mi yoksa günümüzü yansıttığını anlamak sizin bakış açınıza kalmış.
İlk başta küçük bir kızın hayatını ele alan kısa bir hikaye olarak başlayan Fahrenheit 451 genişleyip yeni karakterler kazanarak günümüzdeki halini almış. Yazar, bu hikayeyi bitirmeyi o kadar istemiş ki zamanının çoğunu kütüphanedeki kiralık daktilonun başında geçirmiş. Ne de olsa kitapları yakmakla ilgili bir hikayeyi yazmak için kütüphaneden daha uygun bir yer olamazdı.
FAHRENHEİT 451
Reviewed by Selin
on
18.11.21
Rating:
Çok güzel bir yazı eline sağlık.
YanıtlaSil