"Her şey bir sis bulutunun içindeymiş gibi geliyor, kendi kendimi bile anlayamıyor ve hatta biraz abartılı bir ifadeyle söylersem; kim olduğumu bile doğru dürüst hatırlayamıyorum"
Şeytanın Çırağı, Japon Edebiyatı eserlerinden okuduğum ilk polisiye türündeki eser. Bildiğimiz diğer polisiye eserlerinden biraz farklı olsa da Japon polisiyesinin temellerini atan eserlerden birisi. Bu kategorideki Avrupalı yazarların kitaplardan farkı ise bir cinayetten bahsedilse bile ağırlıklı olarak karşılıksız kalan bir aşktan ve bunun doğurduğu sonuçlardan bahsedilmesi, insanların yaşadığı acı dolu hayatları yansıtıyor olması, okuyucuyu ortadaki suça değil bu suçun arkasında yatan hikayeye odaklamasıdır.
İlk olarak okuduğumuz ve kitaba ismini veren hikayemiz Şeytanın Çırağı bizi gizemli bir suçu çözmeye yönlendirmek yerine bu suçun ardında yatan ihaneti, yaşanan acıları, yapılan kötü planları odak alıp okuyucuyu bu planların geri tepmesi ile oluşan o beklenmedik sona taşıyor. Hikaye, kendi kız arkadaşının ölümünden sorumlu tutulan bir katilin savcıya yazdığı mektup ile başlıyor. Fakat bu mektup cezasını hafifletmek veya suçunu itiraf etmek için yazılan bir mektup değildir. Aslında bu mektupta katil olarak görülen karakterimiz yıllardır içinde tuttuğu duygularını sonunda sevdiği kişiye açıklar ve bu kişi de kendi davasında sorumlu olan savcının ta kendisidir. Fakat karşılık bulamayan bu duyguları onu hem bir kişilik krizine hem de hiç istemediği bir hayata sürükler. Evlenip çocuk sahibi olsa da mutluluğu bulamaz. Yine de aramaktan vazgeçmez. Başka birisi ile mutluluğu bulduğunu düşünür ve kendi evi dışında başka bir kadınla görüşmeye başlar. Bu sırada tam eşinden kurtulma yollarını düşünürken eşinin bir kez daha hamile kalması onu çileden çıkarır ve kurtulma planlarını hızlandırması gerektiğini düşünür. Karnındaki bebeğe acımadan, kendi mutluluğu için eşini öldürme planları kurar. Bunun için üzerinde çok düşünülmüş, zekice bir plan hazırlasa da işler onun beklediğinin tam tersi bir hal alır. Küçük gördüğü eşi ondan daha zeki çıkar. Ya da bazıları buna şans da diyebilir, hayat kurtaracak derece büyük bir şans. Planlarının ters tepmesi ile elindeki her şeyi kaybetmesi yetmezmiş gibi bir de sevdiği kadının intiharından sorumlu tutulur ve katil konumuna düşer. Kendisi bir katil olmayı planlamıştı belki ama bu şekilde değil.
Bütün bunlar için ise okuldan arkadaşı olan ve hâlâ unutamadığı savcı Tsuchida'yı sorumlu tutar. Bu mektubu yazarken içinde bulundukları durumun nedeninin ise zamanında Tsuchida'nın onun aklına işlediği şeytani düşünceler olduğunu söyler. Onun için aşkına karşılık vermeyip üstüne üstlük onu kötü yollara iten Tsuchida bir şeytandı, kendisi ise şeytanın çırağı olmuştu.
İkinci hikayemiz, "Onları Öldürdü Mü?". Bu hikayede ise cinayete kurban giden bir çiftin ölümünün ardında çözülemeyen bir gizem var. Aslında bu çözülmüş bir dava. Hatta katil idam ediliyor ve böylece dava kapanıyor. Fakat katilin idam edilmeden önce yazdığı son mektubun, avukatının eline geçmesiyle herkesin aslında çok büyük bir hata yaptığı ortaya çıkıyor. Katil onları istediği gibi yönlendirmişti ve hepsini kendi kurduğu yalana inandırmıştı.
Bu hikaye ile ilgili daha fazla bilgi vermeyeceğim. Zaten oldukça kısa bir hikaye ve yazdığım her kelime hikayeden bir parça alacaktır. Daha fazla heyecanını kaçırmak istemiyorum.
Şeytanın Çırağı ile ilgili beni şaşırtan ama en çok hoşuma giden özelliklerinden birisi olan, günümüzde bile tabu olarak görülen eşcinsellik konusunun 1929 yılında yazılan bu kitapta işlenmesiydi. Hem de oldukça tutucu bir toplumda Shiro Hamao'nun bunu yapmasının cesaret gerektirdiğini düşünüyorum. Zaten o dönemde Japon Edebiyatı'nda fazla rastlanmayan polisiye konulu eserler yazması ve sonrasında birçok yazara ilham olması da başlı başına cesaretinin bir kanıtı. Kitaptaki ilk hikaye çok güzel kurgulanmış ve gerçekten yaşanmış olan bir cinayet davası ile birçok ortak yönü olan bir hikaye. Fakat maalesef ikinci hikaye bende aynı etkiyi bırakmadı. Belki de Şeytanın Çırağı'nı okuduktan sonra beklentilerimi biraz fazla yükseltmiş olabilirim. Shiro Hamao, Japon Edebiyatı'na ve polisiye türündeki eserlere ilginiz varsa kesinlikle okumanız gereken yazarlardan birisi.
ŞEYTANIN ÇIRAĞI
Reviewed by Selin
on
20.2.22
Rating:
Hiç yorum yok: